9 Mart 2015 Pazartesi

TERAPİ ADASI PHANGAN


Hayata bir mola vermek istiyorsanız ve Pattaya, Phuket gibi turistik adalardan sıkıldıysanız size önerim Phangan Adası. Taylan’daki bu huzur cenneti, arınıp yenilenmeniz için eşsiz bir doğa sunuyor.



Kendinizi çok yorgun, bitkin ve bunalmış hissediyorsunuz! Ve istediğiniz tek şey, ıssız bir adada olmak... Ruhunuzu arındırmak, bedeninizi dinlendirmek ve hayatınıza dair yeni kararlarla dönmek için, doğanın en saf yerine teslim etmek istiyorsunuz kendinizi. İşte tam da böyle yer Tayland’ın minik adası ”Phangan.” Doğal terapi merkezi... Kış ortasında, şehrin karmaşasından, günlük hayatın rutininden sıkılıp arkama bakmadan kaçıp sığındığım bir yer...



Biraz masaj, biraz meditasyon biraz da Uzakdoğu huzurundan sebeplenmek için Bali mi, Hindistan mı diye düşünürken internette tesadüfen bulduğum bir adacık Phangan Adası. Phuket ya da Pattaya’dan sıkılanlar için de iyi bir alternatif. Bol yağmur ormanlarının arasında, yerel yaşamın hüküm sürdüğü hava sıcaklığının 28-34’lerde seyrettiği bakir bir yer. Kasım-Şubat arası yaz, Mart-Mayıs arası sonbahar ve bizim yazı yaşadığımız şu günlerde ise kış. Ama tabii ki oraların kışı, bizim kışlarımız gibi değil. Biraz yağmurlar artıyor o kadar. Yoksa hava yine ılık, güneş yine parlıyor.

Doğal renk paleti
Açıkçası adaya adım attığınız andan itibaren derin sukunet sizi içine çekmeye başlıyor. Ve o andan itibaren geride bıraktığınız hiçbirşeyi düşünmüyorsunuz. Yeşilin binbir tonunu içinize hapsedercesine bakıyorsunuz... Ve aklınızdan geçen şu oluyor: Sanki batı topraklarının ilerlemek, keşfetmek ve bilimde yol almak için varolduğunu, doğu topraklarının ise batı yaşamında kaybettiğimiz iç dengeleri tekrar kazanmak için bir kaynak olduğunu hissediyorsunuz. Muhteşem doğanın dengesi!  Herkes güleryüzlü, herkes pozitif... Plajda, sokakta deyim yerindeyse her yerde bir ya da iki yataklı masaj alanları bulunuyor. 10 Euro’ya bile masaj yaptırabiliyorsunuz. “Big Buda”nın yer aldığı tapınaklarda günün her saatinde ibadet edilyor. Açık hava meditasyon alanları ise iç yolculuğa çıkmak isteyenlerin emrinde. Çünkü bol oksijen, iyot ve kuşların sesleri zaten kendiliğinden doğal bir meditasyon ortamı sunuyor.




İster dalış ister meditasyon
Biz eşimle adanın arka tarafındaki yağmur ormanları arasındaki bungalowlar’dan oluşan Santhiya Resort’ta konakladık. Issız ve sakin bir bölge... Çevredeki tek resort. Onun dışında salaş kulübeler bulunuyor ve turist sayısı fazla değil. Gece eğlencesi de yok. Ama sadece dolunay  gecelerinde plajlarda ateşler yakılark “Full Moon Party” ler düzenleniyor. Müzik eşliğinde geç saatlere kadar eğlence devam ediyor. Biz zamanımızın çoğunu meditasyon, dalış ve masaja ayırdık. Çok yorgun gittiğimiz için tamamen dinlenme programı olsun istedik. 


Sualtı zenginlikleri Maldivler kadar renkli ve zengin olmasa da deneyim kazanmak için ideal. Hatta eşim gibi plajda biraz ders çalışmayı göze alıyorsanız, PADİ’nin dalış lisansını bile alabilirsiniz. Ama ben meditasyon ve çakra’larla ilgili kitap okuyup deniz ve kumun tadını çıkarmayı tercih ettim. Tabii ki başta “herbal bag” lerle yapılan Tay masajı olmak üzere bol bol aromaterapik masajlardan da yaptırdım.
Ve bir eğitmen eşliğinde meditasyonu deneyimlemeden dönmedim.




İçindeki enejiyi keşfet
Doğrusu meditasyona başlamak için müthiş bir yer bu ad. Öncelikle doğanın bir parçası olduğunu hissediyorsun. Sanki hep oraya aitmişsin de, şehir hayatında strese boğulmanın sebebinin bu yabancılaşmaymış gibi.


İçindeki gücü farkedip, göğüs kafesinde yumak olmuş metropol sıkıntılarından kurtulmak ve dinginleşmek için iyi bir terapi. Ayrıca aklınızı karıştıran konuların ya da çözümsüz olduğunu zannettiğiniz sorularınızın cevabı da, tüm negatif düşüncelerinizden arınmanızla birlikte teker teker geliyor. Açıkçası tüm bu yaşadığım deneyimlerle Uzakdoğulu’ların neden bu kadar sinirleri alınmış gibi yaşadıklarını anladım.   

Çünkü oradaki garsonlar dahi meditasyonla ilgileniyor. Onlar için ibadet bir anlamda. Sonuç olarak orada en büyük değer insan! İnsanın sahip olduğu gücün sınırsız olduğunu, ve ancak keşfedildikçe geliştirilip artacağını düşünüyorlar. Pozitif yaşamak, doğanın enerjisinden faydalanmak ve sağlıklı bir hayat sürmek için fazla şaaşaya ihtiyaç yok anlayacağınız oralarada. Kendinizi alıp gitmeniz yeterli.







Nasıl gidilir?
Türk Hava Yolları’nın Bangkok’a düzenli olarak direk uçuşları mevcut. Yolculuk 8 saat sürüyor. Tayland’ın yerel havayolu şirketlerinin sabah ve öğlen olmak üzere günde iki kez Samui Adası’na charter uçuşları bulunuyor. Biletinizi önceden internetten satın alabilirsiniz. Samui adası’ndan da Phangan Adası’na, tekne ya da hızlı botla gidilebiliyor.

Ne yenir?
Adanın iskele bölümüne yakın küçücük çarşısında birkaç salaş restoran bulunuyor. Ama otellerin restoranları oldukça spesiyal yemekler sunuyorlar.  Et, tavuk ve balığı yöreye özgü baharatlarla birbirinden değişik soslarla pişiriyorlar. Ama tabii ki de deniz mahsulleri müthiş. Özelikle de peynirli istakoz’larından deneyin derim.

Ne yapılır?
Meditasyon, dalış ve masajın dışında fil gezintisi yapabilirsiniz. Orman içinde dere tepe düz giderek fil üzerinde mini bir safari yapabilir, gezintinin sonrasında da ona muz yedirerek teşekkür edebilirsiniz. Açıkçası Phangan’da çok fazla gezip görülecek yer yok. Kendi halinde cılız akan bir şelaleleri var o kadar. Ama yeşilin yüzlerce tonunu barındıran yağmur ormanları saatlerce oturup seyretmenize yetiyor da artıyor bile. 

Nerede kalınır?
www.sawade.com sitesinden Tayland adalarındaki tesislerle ilgili her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz. Geceliği 30 Euro’dan 150 Euro’ya kadar otel ya da bungalow bulmak mümkün. Hatta eğer otellerin promosyonunu yakalarsanız çok daha ucuza da kalabilirsiniz.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder