Hayata bir mola vermek istiyorsanız ve Pattaya,
Phuket gibi turistik adalardan sıkıldıysanız size önerim Phangan Adası.
Taylan’daki bu huzur cenneti, arınıp yenilenmeniz için eşsiz bir doğa sunuyor.
Kendinizi çok yorgun, bitkin ve bunalmış
hissediyorsunuz! Ve istediğiniz tek şey, ıssız bir adada olmak... Ruhunuzu
arındırmak, bedeninizi dinlendirmek ve hayatınıza dair yeni kararlarla dönmek
için, doğanın en saf yerine teslim etmek istiyorsunuz kendinizi. İşte tam da
böyle yer Tayland’ın minik adası ”Phangan.” Doğal terapi merkezi... Kış
ortasında, şehrin karmaşasından, günlük hayatın rutininden sıkılıp arkama
bakmadan kaçıp sığındığım bir yer...
Biraz masaj, biraz meditasyon biraz da
Uzakdoğu huzurundan sebeplenmek için Bali mi, Hindistan mı diye düşünürken
internette tesadüfen bulduğum bir adacık Phangan Adası. Phuket ya da
Pattaya’dan sıkılanlar için de iyi bir alternatif. Bol yağmur ormanlarının
arasında, yerel yaşamın hüküm sürdüğü hava sıcaklığının 28-34’lerde seyrettiği
bakir bir yer. Kasım-Şubat arası yaz, Mart-Mayıs arası sonbahar ve bizim yazı
yaşadığımız şu günlerde ise kış. Ama tabii ki oraların kışı, bizim kışlarımız
gibi değil. Biraz yağmurlar artıyor o kadar. Yoksa hava yine ılık, güneş yine
parlıyor.
Doğal renk paleti
Açıkçası adaya adım attığınız andan itibaren
derin sukunet sizi içine çekmeye başlıyor. Ve o andan itibaren geride
bıraktığınız hiçbirşeyi düşünmüyorsunuz. Yeşilin binbir tonunu içinize
hapsedercesine bakıyorsunuz... Ve aklınızdan geçen şu oluyor: Sanki batı
topraklarının ilerlemek, keşfetmek ve bilimde yol almak için varolduğunu, doğu
topraklarının ise batı yaşamında kaybettiğimiz iç dengeleri tekrar kazanmak
için bir kaynak olduğunu hissediyorsunuz. Muhteşem doğanın dengesi! Herkes güleryüzlü, herkes pozitif... Plajda,
sokakta deyim yerindeyse her yerde bir ya da iki yataklı masaj alanları
bulunuyor. 10 Euro’ya bile masaj yaptırabiliyorsunuz. “Big Buda”nın yer aldığı
tapınaklarda günün her saatinde ibadet edilyor. Açık hava meditasyon alanları
ise iç yolculuğa çıkmak isteyenlerin emrinde. Çünkü bol oksijen, iyot ve
kuşların sesleri zaten kendiliğinden doğal bir meditasyon ortamı sunuyor.
İster dalış ister meditasyon
Biz eşimle adanın arka tarafındaki yağmur
ormanları arasındaki bungalowlar’dan oluşan Santhiya Resort’ta konakladık.
Issız ve sakin bir bölge... Çevredeki tek resort. Onun dışında salaş kulübeler
bulunuyor ve turist sayısı fazla değil. Gece eğlencesi de yok. Ama sadece
dolunay gecelerinde plajlarda ateşler yakılark
“Full Moon Party” ler düzenleniyor. Müzik eşliğinde geç saatlere kadar eğlence
devam ediyor. Biz zamanımızın çoğunu meditasyon, dalış ve masaja ayırdık. Çok
yorgun gittiğimiz için tamamen dinlenme programı olsun istedik.
Sualtı
zenginlikleri Maldivler kadar renkli ve zengin olmasa da deneyim kazanmak için
ideal. Hatta eşim gibi plajda biraz ders çalışmayı göze alıyorsanız, PADİ’nin
dalış lisansını bile alabilirsiniz. Ama ben meditasyon ve çakra’larla ilgili
kitap okuyup deniz ve kumun tadını çıkarmayı tercih ettim. Tabii ki başta
“herbal bag” lerle yapılan Tay masajı olmak üzere bol bol aromaterapik
masajlardan da yaptırdım.
Ve bir eğitmen eşliğinde meditasyonu
deneyimlemeden dönmedim.
İçindeki enejiyi keşfet
Doğrusu meditasyona başlamak için müthiş bir
yer bu ad. Öncelikle doğanın bir parçası olduğunu hissediyorsun. Sanki hep
oraya aitmişsin de, şehir hayatında strese boğulmanın sebebinin bu
yabancılaşmaymış gibi.
İçindeki gücü farkedip, göğüs kafesinde
yumak olmuş metropol sıkıntılarından kurtulmak ve dinginleşmek için iyi bir
terapi. Ayrıca aklınızı karıştıran konuların ya da çözümsüz olduğunu
zannettiğiniz sorularınızın cevabı da, tüm negatif düşüncelerinizden
arınmanızla birlikte teker teker geliyor. Açıkçası tüm bu yaşadığım
deneyimlerle Uzakdoğulu’ların neden bu kadar sinirleri alınmış gibi
yaşadıklarını anladım.
Çünkü oradaki garsonlar dahi meditasyonla
ilgileniyor. Onlar için ibadet bir anlamda. Sonuç olarak orada en büyük değer
insan! İnsanın sahip olduğu gücün sınırsız olduğunu, ve ancak keşfedildikçe
geliştirilip artacağını düşünüyorlar. Pozitif yaşamak, doğanın enerjisinden
faydalanmak ve sağlıklı bir hayat sürmek için fazla şaaşaya ihtiyaç yok
anlayacağınız oralarada. Kendinizi alıp gitmeniz yeterli.
Nasıl gidilir?
Türk Hava Yolları’nın Bangkok’a düzenli
olarak direk uçuşları mevcut. Yolculuk 8 saat sürüyor. Tayland’ın yerel
havayolu şirketlerinin sabah ve öğlen olmak üzere günde iki kez Samui Adası’na
charter uçuşları bulunuyor. Biletinizi önceden internetten satın alabilirsiniz.
Samui adası’ndan da Phangan Adası’na, tekne ya da hızlı botla gidilebiliyor.
Ne yenir?
Adanın iskele bölümüne yakın küçücük
çarşısında birkaç salaş restoran bulunuyor. Ama otellerin restoranları oldukça
spesiyal yemekler sunuyorlar. Et, tavuk
ve balığı yöreye özgü baharatlarla birbirinden değişik soslarla pişiriyorlar.
Ama tabii ki de deniz mahsulleri müthiş. Özelikle de peynirli istakoz’larından
deneyin derim.
Ne yapılır?
Meditasyon, dalış ve masajın dışında fil
gezintisi yapabilirsiniz. Orman içinde dere tepe düz giderek fil üzerinde mini
bir safari yapabilir, gezintinin sonrasında da ona muz yedirerek teşekkür
edebilirsiniz. Açıkçası Phangan’da çok fazla gezip görülecek yer yok. Kendi
halinde cılız akan bir şelaleleri var o kadar. Ama yeşilin yüzlerce tonunu
barındıran yağmur ormanları saatlerce oturup seyretmenize yetiyor da artıyor
bile.
Nerede kalınır?
www.sawade.com
sitesinden Tayland adalarındaki tesislerle ilgili her türlü bilgiye
ulaşabilirsiniz. Geceliği 30 Euro’dan 150 Euro’ya kadar otel ya da bungalow
bulmak mümkün. Hatta eğer otellerin promosyonunu yakalarsanız çok daha ucuza da
kalabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder